Antik Mısır Sanatı

“Bir uygarlığa kalıcılık sağlayan yegâne etkinlik sanattır.”
Mısır Bilimi üzerine yaptığı çalışmalar ve yazdığı kitap ile tanınan üyemiz Perihan Sadıkoğlu ile Ejiptoloji (Mısır Bilimi) üzerine konuştuk.
Perihan Hanım sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
M.Ü Resim Öğretmenliği Grafik Tasarım Bölümünü bitirdikten sonra M.Ü İngilizce İşletme Master programına devam ettim. Daha sonra 6 sene boyunca, kurucusu olduğum grafik tasarım ofisini yönettim.1999’dan itibaren 11 kişisel ve 100’e yakın karma resim sergilerinde Türkiye ve uluslararası sergilere katıldım. 2002-2006 yılları arası Peri Sanat Evi’ni kurdum ve yönettim. 2003-2006 yıllarında ise Yeditepe Üniversitesi Plastik Sanatlar Bölümünü onur derecesiyle bitirdim. Master tezim ile aynı adı taşıyan ‘Antik Mısır Sanatı ve Tarihsel Akıştan Günümüze Etkiler’ isimli kitabım, Türkiye’de Mısır Bilimi alanında yazılmış ilk akademik kitaptır. 2007’de Türkiye’yi temsilen İskenderiye Bienali’ne katıldım. 2010 yılında Beykent Üniversitesi Sinema ve TV doktora programına başladım. Eğitimimi, Mısır bilimi kurma çalışmaları nedeniyle bıraktım.
2010 yılında Mısır Başkonsolosu Wafa El Hadidi’nin özel isteğiyle Türkiye’de Mısır Bilimi kurulması için çalışmalar başlattım ve Türkiye’deki ilk Mısır Bilimci oldum. Mısır’ın 500 sene Türklerin yönetiminde olmasından dolayı, Türkiye’de de Mısır Biliminin kurulması için Mısır sanatıyla ilgili çizimler, yağlı boya tablolar, yazılar, söyleşiler, röportajlar, dersler ve araştırmalar yaptım. Mısır Bilimi konusunda birçok yerde söyleşilerde bulundum.
Aynı zamanda Mısır Kültür Derneği’nin de onur üyesiyim.
Antik Mısır üzerine çok ilginç çalışmalarınız bulunmakta. Nasıl böyle bir alana yönelmeye karar verdiniz?
Master dönemimde tezimi Antik Mısır olarak seçtim. Üniversitede öğrencilerle Mısır Bilimi ile ilgili bilgi birikimlerimi paylaşma hayallerim vardı. Üniversite öğrencilerine Mısır Bilimi konusunda yeni ufuklar açmak istiyordum. Böylelikle master tezimi kitaba dönüştürdüm. Tezimi kitaba dönüştürme sürecinde yaşadığım zorlukların sebebinin, kitabın Mısır Bilimi alanında Türkiye’de bir ilk olmasından kaynaklandığını bilmiyordum. Daha sonra Antik Mısır konusunun Mısır halkı ve hükümet yetkililerince önemini öğrenince, onlarla çalışmak istedim. Kitap İngilizceye çevrilmişti. Arapçaya da çevrilirse Türkiye’den çok Mısır’da ilgi görecekti. Halk II. Ramses’in mumyası Fransa’ya giderken geçit töreni yapmıştı. Arapçaya çevrilmeliydi. Mısır Kültür Bakanı’ndan destek alacağıma inanıyordum. Nitekim aldım. 2011 Kasım ayında Tüyap Kitap Fuarı’nda kitabı kendilerine takdim ettim. Mısır Kültür Bakanı kitabın Arapçaya çevrilme sözünü verdi ama Mısır’da daha sonra yaşanan ihtilalden dolayı görevinden alındı. Tüm bu uğraşların sonucu, kitabı önemli kuruluşlara vererek Türkiye’de büyük bir eksiklik olan Mısır Bilimi Kürsüsünün kurulması için hediye ettim. Kitabım aynı Napolyon’un askerleri, bilim adamlarının hazırladığı gibi prestijli bir kitap oldu. Mısır Bilimi serüveni böylece başlamış oldu.
Bir Ejiptolog olarak Mısır Bilimini nasıl tanımlarsınız?
Mısır Bilimi ya da Ejiptoloji; Antik Mısır tarihi, dili, edebiyatı, dini, mimarisi ve sanatının M.Ö 5.yy’dan başlayarak, M.S. 4.yy’a kadar olan kısmını inceleyen bir bilim dalıdır. Antik Çağ tarihi ve arkeoloji bilimlerinin de bir alt koludur. Mısır Bilimi ile uğraşan kişilere Mısır Bilimci ya da Ejiptolog adı verilmektedir. Fransız bilim adamı J.F. Champollion’un hem Antik Yunanca, hem Antik Mısırca hem de Demotik (Antik Mısır’da kullanılan bir yazı biçimi) şeklinde yazılmış Rosetta taşındaki kral isimlerini hiyeroglifler üzerinde deşifre etmesiyle büyük gelişme göstermiştir.
Günümüzde Mısır Bilimciler, Antik Mısır’daki yaşam hakkında, çok önemli bilgiler edinmeye devam ediyorlar. Mısır Bilimcilerin çalışma “mevsimi” genellikle havaların çok sıcak olmadığı sonbahardan ilkbahara kadar olan dönemdir. Bu dönemde, farklı ülkelerden Mısır Bilimciler çok çeşitli projeler üzerine çalışırlar. Çoğu, yeni hazineler bulmak üzere yola çıkmaz ama yapılmış keşiflerin kaydını tutar ya da olayların gerçekleşme nedenlerine dair varsayımları değerlendirir. En çok yapılan işlerden biri de restorasyon (yenileme) çalışmalarıdır.
“Antik Mısır Sanatı ve Tarihsel Akıştan Günümüze Etkiler” isimli kitabınızda hangi konulara değindiniz?
Antik Mısır’ın modern çağda süren yaşamı olan Mısır sanatı, insanlığa önemli bir miras olarak kalmış, çekiciliğini ve devamlılığını koruyan tek antik uygarlıktır. Bunda, Yunan ve Roma gibi, büyük miras birikimiyle öne çıkan diğer antik uygarlıkların, Mısır’ın birikimini aktarmış, kullanmış ve dönüştürmüş olmasının da kuşkusuz büyük payı vardır. Kitabım, Mısır’ın tarihinin genel gelişim süreci içindeki kronolojik verileri demetiyle ele almanın ötesinde, mistik kökleri olan zengin dini birikim ve sanat alanında meydana getirilen devasa eserlerdeki ipuçlarından yola çıkarak hem Mısır uygarlığının sosyo-kültürel yapısını ortaya koyuyor hem de bu uygarlığın derinlikli boyutlarıyla başka büyük uygarlıklara nüfuz edip farklı formlar kazanarak var olmaya devam ettiğini kanıtlıyor.
Mısır’ın, büyük bir insanlık mirası olarak değerlendirilebilecek “Ölüler Kitabı”, Antik Yunan’daki Platonculuk’a, Tapınak Şövalyeleri aracılığıyla Hıristiyan Panteizmine dayanmaktadır. Kutsal haçın ankha ve masumiyet sembolü, Meryem’le kucağındaki tanrısal bebek İsa ikonunun, Mısır Tanrıçası İsis’le ve oğlu Horus ikilisinin oluşturduğu imgeye uzanan kökleri vardır. Ben, günümüz sanatına ve modern çağ sanatçılarının Mısır uygarlığına uzantıları üzerinde yoğunlaştım ve sergilediğim sanatsal ürün örneklemelerle, Mısır uygarlığının halen yaşayan/yaşatılan boyutlarını belirtmiş oldum. Her zaman, bir uygarlığa kalıcılık sağlayan yegâne etkinlik sanattır.
Bu alanda gerçekleştirmeyi hedeflediğiniz plan ve projeleriniz neler?
Planım, “Uluslararası Mısır Bilimi Sempozyumu” düzenlemek. Amacım, Türklerin zannedilenin aksine, Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethinden günümüze değin tarih boyunca Mısır Bilimi araştırmalarını desteklediğini, bu konularda çalışmalar yaptığını göstermek ve dünyadaki Mısır Bilimi kürsülerine anlatacak sempozyumlar düzenlenmesini sağlamak. Osmanlıca yapılmış Mısır Bilimi çalışmalarının günümüz Türkçesine çevrilmesi de yine planlarım arasında yer alıyor. Sempozyum kapsamında aynı zamanda, Türkiye’deki üniversitelerle farklı ülkelerdeki Mısır Bilimi üniversitelerinin işbirliğini sağlamayı hedefliyorum. İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde bulunan Mısır eserlerinin, Mısır Bilimciler tarafından değerlendirilmesi de önemli bir konu.
Bunun için yurt içinde ve yurt dışındaki Mısır Bilimcilerle iletişime geçip, sosyal dayanışma ağı kurmak istiyorum.
Büyük Kulüp’te Gerçekleştirmek istediğiniz planlarınız neler?
Plastik sanatlar alanında faaliyet gösteren sanatçılarla birlikte workshop’lar düzenleyerek Antik Mısır konulu resimler yapmak ve “Mısır Bilimi Sergisi” adıyla Büyük Kulübün sergi salonunda sergiler düzenlemek istiyorum. Antik Mısır ülkesini ve bilimini Büyük Kulüp’te tanıtmak ve Kulübümüzün de desteğiyle Antik Mısır biliminin Türkiye’de duyurulmasını sağlamak en önemli amacım. Düzenlenen sergileri okullara taşıyarak, üniversitelerde ilgili bölümün kurulması için çalışmalar yapmak da hedeflerim arasında yer alıyor.